Adam konuşalıni anlamayacağımızı bildiği için her videonun altına uzun uzun tekrar geçiyor:)) Çok cahiliz çok

Elektrik alan ve manyetik alan bir elektromanyetik alanın iki ayrı yüzüdür derken aslında bunun özel göreliliğin bir sonucu olduğundan söz edebilirmişiz. bu kısım bence ayrı bir videoyu hak ediyor. anlaşılması zor ve çok fazla yanlış anlaşılmış iki konu.

Konu hakkında cahil olduğum için "ondan sonra" dememenizi yadırgadım sadece. İleride geliştirilmekte olan yapay genel zeka ile ilgili de fikirlerinizi öğrenmek isteriz. İyi ki varsınız.

Hocam The science asylum bir videosunda yer çekiminin asıl nedeninin zamanın göreceli olmasıdır diyordu. Bu açıklama alan teorisini geçersiz kılmıyor mu?

Videoları izleyince gidip LİSE Fizik Öğretmenimi mahkemeye veresim geliyor. Cehaletimi bağışlayın hocam. kabul ediyorum artık. Cahilim ben.

6 stlık

kardeşim, burda adam fizik dersi vermiyor.Ne alaka şimdi okullara koyup anlatsa ülke çağ atlar falan.Adam zaten üniversite hocası.Ne boş ne alakasız bi yorum bu.Adam burda bilimi bilimle pek ilgisi veya bilgisi olmayan insanlara anlatıyor.Yoksa ders anlatır gibi anlatsa böyle gözünü kırpmadan dinlemeyeceksin emin ol.

@@derscalis2737 Gereksiz duyar

@@canerkin4980 duyar ne demek bi araştır derim

@@derscalis2737 Sende abartı ne git bi araştır istersen

Nevzat Hoca daha keyifli sanki.

Hangi üni?

Manyetik bir güç olabilir az daha çalış.

yalnız değilsin bro

Şaka bi yana daha iyi anlıyorum lan djsh

Ben de bi sefer otobüse bindiğimde cüzdanım yanımdaydı; indiğimde yoktu. Sonra fark ettim ki çalınmış. Oluyor öyle.

Haddim olmadan entropiyi bildiğim kadarıyla doğrusuyla yanlışıyla anlatmak istedim. Yanlış anlamayın lütfen, kendimi bilgili gösterme vs. gibi bir amacım yok tek amacım bilimi bildiğim kadarıyla yaymak💫 Başta bilmemiz gereken kavramlar termodinamik ve ısıl dengedir . Termodinamik adı üstünde ısının hareketidir.( termo --> ısı , dinamik--> hareket ). Isıl denge ise ısının hareketinin artık bittiği evredir yani örneğin aynı kütleli iki özdeş cisim düşünün, bu cisimleri dışarıdan başka bir etki görmeyeceği şekilde yan yana getirelim. Bu cisimlerden biri 30°C diğeri de 40°C olsun. Bu cisimlerin sıcaklıklarının eşitlendiği sıcaklık 35°C olur (ortalama aldık) ve bu sıcaklıktan sonra (başka hiç bir etmenin olmadığı yalıtılmış bir ortam düşünüyoruz şuan) ısı akışı olmaz. Bir de birazdan kullanacağım tersinmez terimine de bakmak istiyorum. Tersinmez geri dönüşü olmayan süreçlerdir. Örneğin yaşlılık veya ölüm gibi süreçler (şuanki elimizdeki teknoloji ve fizik kullarına göre) geri alınamazdır. O zaman entropiye bakabiliriz : İlk olarak Rudolf Clausius tarafından öne sürülen entropi, tersinmez süreçlerden geçen sistemlerdeki kullanabilir enerjinin zamanla azalmasıdır yani termodinamik süreçte bir miktar kullanamayan enerji vardır. Kapalı bir sistem ısıl dengeye ulaştığında en yüksek entropi seviyesindedir. Bunu anlayabilmek için yere düşen bir bardağı düşünün, bardak parçalandıktan sonra eski haline dönebilir mi? Sonra Ludwig Boltzmann entropiyi açıklayacak bir formül geliştirerek 2. Yasaya yani entropiye yeni bir yorum getirmiştir. (S = entropi) S = k × logW denklemini öne sürmüştür. Ileride bu denklem farklı şeyleri açıklamak için de bizim için çok önemli olacak fakat şuan konu bu değil. Burada k Boltzmann sabiti dediğimiz bir sabit, W ise atomların belirli bir düzende bulunmasının olasılığıdır. Bu denklemle makroskobik kütlelerin davranışları mikroskobik ölçüdeki parçalarının bu hesabıyla tahmin edilebilir, olasılık hesabı yapılabilir duruma gelmiştir. Entropi bir olasılık formülüdür aslında, mesela bir gazın kapalı bir kapta bulunduğunu düşünelim. Bu gazın atomlarının hepsi kabın köşelerinde de bulunabilir, çok çok düşük ihtimaldir fakat olabilir. Fakat maddeler genellikle daha az enerji harcayacak duruma yani daha fazla entropiyi hâle gelir. Bunun anlamak için de yere düşen o bardağı düşünelim . Yere düşüp kırılan bardak bu süreci tersine yaşayabilir mi? Imkansız değildir fakat aşırı düşük olasılıklıdır. Veya yanardağ tersine patlayabilir mi? 🗻------>🌋 🌋------>🗻 Bu biraz da zamanın akışının, entropinin sürekli daha düzensizliğe gidişi ile ilgili.

@@ecem2620 bilgi paylaştıkça çoğalır 👍👍 teşekkürler güzel paylaşım olmuş. Anlatımlarınızı baz alarak söylüyorum. Şu anki bilgimiz ile deterministik olarak, sonuç bir nedene(veya sebep) ihtiyaç duyar. Yani aslında timeline'da geçmiş ve gelecek aynı evren kurgusunda bütünseldir ve gelecek, geçmişin entropisi artmış olanıdır diyebilir miyiz? Bence deriz 😊. Bir de tenet filmi etkisi var, tersinir (burada geri döndürülemez dediğimiz) gerçekliği sorgulatır. Evirtme kavramını burada çok doğru kullanmıştı C.Nolan😉

@@ecem2620 çok teşekkürler

Entropi açıklanırken zamanın akışını da eklesinler. Zaman entropik olarak geçmişten geleceğe doğru akar. Benim aklıma takılan bir sorudur zaman hep gecmisten geleceğe doğru mu akar? Geçmişi biliyorsak geleceği de bilebilirmiyiz? İzlemedigim videolar var belki cevap verilmiştir. Bununla beraber benim aklıma asıl takilan soru Roger Penrose'un bakış açısıyla mikrotübüller. Sevgiler.

@@deryayldrm8005 İlk olarak yorumları okuyan kişilerin belki bilmeyebileceğinden (bu gayet normaldir, kimsenin alınmasını istemem) Penrose'un çalışmasına, bakış açısına değinmek istiyorum. Bilincin kuantum etkileri daha önceleri düşünülse bile bazı bilim çevrelerinde metafiziksel olarak görülmüştü. Penrose kuantum bilincinin mikrotübül adı verilen protein dizileri olabileceğini öne sürdü.Penrose ve Hameroff, mikrotübüllerin titreşimlerinin, kuantum süperpozisyon halinde bulunabileceklerini savunuyorlar. Şimdi burada iki şeyi daha iyi anlamak istiyorum, süperpozisyon nedir ve mikrotübül nedir ? *Süperpozisyon* Genellikle çift yarık deneyine(evet yine geldik bu deneye) değinerek anlatırız süperpozisyonu. Isminden de anlaşılacağı üzere birden fazla durumun aynı anda gerçekleşmesidir. Bunu anlamak başta çok zor gelebilir, ne yani ben hem okulda hem de kütüphane olabilir miyim şimdi? Çift yarık deneyinde elektronların dalga davranışı sergilemesi şokundan sonra elektronları tek tek çift yarığa gönderen bilim insanları bir şok daha yaşamıştı. Elektronlar tek tek gönderildiğinde de girişim ve kırınım desenlerini oluşturuyordu, yani dalga gibi davranıyordu fakat tek bir dalga ile nasıl kırınım veya girişim deseni oluşabilirdi? Kırınım ve girişim dalgaların üst üste binmesi sonucu oluştuğuna göre elektronu çift yarıklı levhaya attığımızda tek elektronun iki yarıktan da geçip kendiyle kırınım ve girişim oluşturması gerekirdi. Işte tek bir elektronun iki yerde bulunması süperpozisyon olarak tanımlanır. *Mikrotübül nedir ona da bakalım* Biyolojiye konuyu değiştirmemek için pek girmek istemesem de bir konuyu anlamak istiyorsak ayrıntılarıyla bilmeliyiz diye düşünüyorum ve öğreniyorsak da adım adım herşeyi kavrayarak gitmek istiyorum. Bu yazıyı okuyan olur mu bilmiyorum fakat bir gün biri okursa bir çok konu hakkında fikir sahibi olmasını isterim elimden geldiğince basitleştirilmiş bir şekilde anlatacağım 💫. Mikrotübüller hücre iskeletini oluşturan yapılardandır. Protein yapıda olup içi boş, uzun silindirik yapılardır. Almaçları tutar veya serbest bırakırlar. Şimdi bu ne demek? Ökaryotik hücrelerin hücre iskeleti, ipliksi (lifsi, tel tel) proteinlerden oluşur; hücreye ve sitoplazmik bileşenlere mekanik destek sağlar. Hayvan🐈 ve bitki hücreleri☘️ ökaryotik olarak değerlendirilirken, bakteri gibi canlıların hücreleri prekaryotik yani ökaryot öncesi gibi bir anlama gelen bir kelimeyle tanımlanır. Ökaryotlar hücrelerinde bir çekirdek ve başka organeller içeren bir canlılar grubu olup bilimsel sınıflandırmada arkeler ve bakterilerle🔬 beraber tüm canlıları kapsayan üç ana gruptan biridir. Proteinler aminoasitlerin zincir hâlinde birleşmesi sonucu oluşan büyük organik bileşiklerdir.⛓️ Amino asitler, her bir amino aside özgü bir yan zincirle birlikte amino ve karboksil fonksiyonel grupları içeren organik bileşiklerdir. Bir amino asidin temel unsurları karbon, hidrojen, oksijen ve nitrojendir, ancak bazı amino asitlerin yan zincirlerinde başka elementler de bulunur. Uyartıları almak için özelleşmiş sinir hücrelerine almaç denir. Şimdi mikrotübüllere geri dönelim, bir nöröndaki mikrotübüller, maddeleri hücrenin farklı bölümlerine taşımak için kullanılır. Kısaca tekrar edersem mikrotübüller , hücre bölünmesini, hücre içi taşınmayı ve hücrelerin şeklini kontrol eden hücre iskeletinin uzun silindirik yapılarıdır. Ayrıca 2018 de Nature'da yayınlanan bir makalede, nöronların çalışmasında mikrotübüllerin rol oynadığı,. mikrotübüllerin elektriksel salınım yaptığı yer almıştır makaleden çevirebildiğim kadarıyla kısa bir kesit verecek olursam : " Beyin mikrotübül demetlerinin kendiliğinden elektriksel salınımlar ve aksiyon potansiyellerine benzer elektriksel aktivite patlamaları ürettiğini gösteriyoruz. " "Here we show that bundles of brain MTs spontaneously generate electrical oscillations and bursts of electrical activity similar to action potentials."(orijinal metin) Şimdi uzatmadan Penrose'a geri dönmek Stuart Hameroff ve Sir Roger Penrose'a göre, beyin nöronlarının içindeki "mikrotübüllerde" kuantum titreşimlerinin son keşfi kuantum bilinç kuramını destekliyor. EEG ritimlerinin (beyin dalgaları) ayrıca daha derin düzeydeki mikrotübül titreşimlerinden kaynaklandığını ve pratik bir bakış açısıyla beyin mikrotübül titreşimlerini tedavi etmenin bir dizi zihinsel, nörolojik ve bilişsel duruma fayda sağlayabileceğini öne sürüyorlar. Daha iyi anlamanız için Wikipedia'dan kopyala yapıştır yapacağım gerçekten güzel anlatılmış. Türkçe çevirisi olmadığından link bırakmak istemedim. İlgililer ve İngilizce bilenler bakabilirler. " Düzenlenmiş nesnel indirgeme (Orch OR), bilincin nöronlar arasındaki bağlantıların bir ürünü olduğu şeklindeki geleneksel görüşten ziyade, kuantum seviyesinde nöronlar içinde ortaya çıktığını öne süren tartışmalı bir hipotezdir. Mekanizmanın, mikrotübüller adı verilen hücresel yapılar tarafından yönetilen, nesnel indirgeme adı verilen bir kuantum süreci olduğu kabul edilir. Teorinin zor bilinç sorununa cevap verebileceği ve özgür irade için bir mekanizma sağlayabileceği öne sürülüyor. Ana akım teoriler, bilincin serebral nöronlar tarafından gerçekleştirilen hesaplamaların karmaşıklığı arttıkça ortaya çıktığını öne sürerken, Orch OR, bilincin, hücresel mikrotübüller üzerinde toplu olarak oluşturulan kübitlerle gerçekleştirilen hesaplanamayan kuantum işlemeye dayandığını öne sürüyor ." Uzattığımı düşündüğüm ve sıkıcı olmak istemediğimden, başka bir yorumda devam etmek istiyorum. Burada kendi bildiğim kadarıyla anlatmaya çalıştığımdan hatalarım için özür dilerim, birkaç kişiye yararlı olabildiysem ne mutlu bana, kaynaklarımı bırakamadım, bir çoğunu hatırlamıyorum. Teşekkürler okuduğunuz için ❤️💫

Hassas ayar argümanında da benzer durum geçerli ama ordaki o kadar küçük bir olasılık değerini yok saymayı bırakın , bunun tesadüfi şekilde olabileceğini düşünüp , bir yaratıcıya gerek yok diyorlar ..

Çok iyi teori

Ayni seyi dusunuyordum. Sen zaten yazmissin. mümkün olan herseyi yaptik galiba geriye sadece arayip bulup hatirlamak kaliyor.